Değerli düşünür dostlarım,
Dünya çapında 40 ülke arasında yapılan yeni bir araştırma neticesinde Türkiye’nin mutluluk sıralamasında son sıralarda olduğu belirlenmiş. Bir ülkenin yurttaşlarının mutlu olabilmeleri için en temel gereksinimin, sağlıklı-huzurlu, güvenli ve ekonomik özgürlük sunan bir eko sistem içinde yaşamak olduğu düşünülürse bu sıralamaya pek te şaşırmamak lazım.
Ekonomik özgürlük için; işsizlik en büyük tehlike ve engeldir. İşsizlik nedenleri arasında ülke ekonomisinin genel durumu ve izlenen politikalar dominant olmakla birlikte sosyolojik ve psikolojik içerikli olanları da mevcuttur. Bu kronik milli sorunumuz ve çözümüne ilişkin analize geçmeden önce bazı terminolojik bilgiler sunmak istiyorum.
Meslek ; Belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş (Genel Türkçe sözlük)
( İng. profession, vocation, occupation) ; Bir kimsenin geçimini sağlamak için sürekli yaptığı; bilgi, eğitim veya yaratıcı güç gerektiren etkinlik. ( BSTS / İktisat Terimleri Sözlüğü )
İşsiz : (İng. Unemployed) Cari ücret düzeyinde çalışma istek ve yeteneğine sahip olmasına rağmen iş bulamayan kişi. ( BSTS / İktisat Terimleri Sözlüğü)
DİE işsiz olmakla birlikte çeşitli nedenlerle iş aramayanları işsiz olarak kabul etmemektedir.
Vasıflı/vasıfsız : (ing.Qualified/ Unqualified) Tanımlanmış bir işi/eylemi; yapabilmek için gerekli fikri ve fiziki niteliğe/ehliyete/bilgi ve beceriye sahip olan/olmayan kişi.
İşsizlik : (ing.Unemployment) Bireyin çalışmaya istekli olmasına ve çalışmak istediği kurumdan kazanabileceği ücreti kabul etmesine rağmen kendisine bir istihdam alanı yaratamamasından doğan sorun olarak tanımlanabilir. Bunun yanısıra işsizlik, bir kimsenin çalışma hayatına katılma yaşı geldiği ve iş aradığı halde iş bulamaması veya mevcut işini yitirmesi ile ortaya çıkan durum olarak ifade edilebilir. İşsizlik;bir ülkedeki istihdam seviyesi ile iş gücü arasındaki negatif fark olarak kabul edilir.
İşsizlik; genelde açık işsizlik ve gizli işsizlik olarak iki ayrı sınıfta ele alınmaktadır. Bunlardan açık işsizlik: Çalışma gücü ve arzusunda olunmasına rağmen piyasadaki cari ücret ve çalışma şartlarında iş bulamama durumudur. Bu sınıf işsizlik kendi içinde; geçici işsizlik, mevsimlik işsizlik, teknolojik işsizlik, yapısal işsizlik ve konjonktürel işsizlik gibi türlere ayrılabilmektedir. Gizli işsizlik: İşgücünün istihdam edilmesine rağmen elde olmayan nedenlerden dolayı düşük hatta sıfır verimle çalışması olarak tanımlanmaktadır (DPT,1989)
Aktif Nüfus : Çalışan nüfus veya faal nüfus olarak da adlandırılır.
15-65 yaş arasındaki nüfusa çalışma çağındaki nüfus denilmektedir.
Kesin rakkamlarla ifade edilemesede TÜİK ve DİE verilerinin günümüz koşullarına göre simülasyonu yapıldığında 2011 yılına göre, faal nüfusun % 58'e yakını ilköğretim mezunları, % 12 kadarı lise mezunları, % 9'unu de üniversite mezunları ve geri kalanı okur yazar/vasıfsız kitle oluşturmaktadır.
Değerli düşünürler , takdir edersiniz ki bu konular da çok kesin ve sağlıklı veri elde etmek pek kolay değil ancak ulaşabildiğim açık kaynakların ortalamasını % 5 lik bir standart sapma ile doğru kabul ederek; ülkemizdeki işsizliğin nedenleri,bireysel ve toplumsal etkileri ile çözüm için mücadele yöntemleri ve öneriler kapsamında düşüncelerimi paylaşmaya çalışacağım.Türkiye'de çalışan nüfusun yaş ortalaması düşüktür. Çalışan nüfusun bölgelere göre dağılımı incelendiğinde ise çok dramatik dengesizlik görülür. Sanayi ve hizmet sektöründeki nüfusun büyük bölümü, Marmara Bölgesi'ndeki Çatalca - Kocaeli ve Güney Marmara bölümlerinde yoğunlaşmıştır.
İzmir, Ankara, Eskişehir, Adana, Mersin, Zonguldak, Ereğli, Karabük, Gaziantep, Kayseri, Denizli, Konya gibi illerde sanayi nüfusu yoğundur.
Türkiye’nin 31.12.2010 itibarı ile nüfusu 73.722.988 kişi olup Haziran 2011 itibarı ile resmi kayıtara göre işsizlik oranı yaklaşık % 9.2 olarak ölçülmüştür. Bu oran sadece kayıtlı işsizlik rakamlarını içermektedir. Tarım sektöründeki işsizlik de dikkate alındığı takdirde sorunun çok ciddi boyutlarda olduğu görülecektir.Nitekim gerek eğitimli ve meslek sahibi ve gerekse eğitimsiz/mesleksiz genç nüfus için işsizlik oranı % 18 lere ulaşmaktadır. Bir başka deyişle halen çalışma yaş aralığında ve sağlıklı olmalarına rağmen işsiz statüsünde olan yaklaşık 8 milyon insanımız vardır. Bu sayıya ilişkin bazı bulgular aşağıda belirtildiği gibidir.Türkiye’deki 15 ve yukarı yaşlardaki nüfusun cinsiyete göre dağılımı % 50,2 kadın; % 49,8 erkek gibi birbirine yakın olmakla birlikte, işsiz nüfusun % 75,5’ini erkekler oluşturmaktadır. Bu durum çalışma yaşındaki kadın nüfusun önemli bir kısmının ev kadını olması nedeniyle işgücüne katılma oranının (% 25,9) düşüklüğü ile yakından ilgilidir.
Türkiye’deki işsiz nüfusun yaş gruplarına göre dağılışına bakıldığında 20-24 en
kalabalık yaş grubudur. Bunu 15-19 ve 25-29 yaş grupları izlemektedir. Bu üç grubun toplamı, yani 15-29 yaşları arasındakiler işsiz nüfusun % 62’sini meydana getirmektedir. işsizlerin % 80,3’ü mesleki eğitim almamış vasıfsız kişilerdir.
Kıymetli düşünür dostlarım, Türkiye’deki işsizlik yalnızca bu durumdaki insanların değil bütün toplumun sorunudur ve ivedilikle çözümlenmesi için milli seferberlik şuuruna ihtiyaç vardır.Çalışmak ve istihdam, insanın var olma amaçlarından biridir. Bireysel gelişim, kişinin ne üretebildiği ve toplumsal yaşama ne değer katabildiği ile ilgilidir.Birey, kendisine ve topluma kattığı her yeni şeyle zenginleşir, hayatını idame ettirebilir, mutlu ve başarılı olmak hissini yaşar. Bu şekilde insan, özsaygı ve özgüven kazanır, aidiyet duygusunu yaşar. Bu bağlamda çalışmak, yalnızca para ve statü elde etmenin ve sosyal beka temininin ötesinde bir yaşam biçimidir,kimliktir.
Bireyin çalışma hakkını yitirmesi ve işsiz kalması öncelikle en temel ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma düşmesine neden olur ve bunun ardından ise kaygı, umutsuzluk ve depresyon gibi problemler gelecektir.
Sonuç olarak, görüldüğü üzere, işsizliğin bireysel ve toplumsal boyutta pek çok etkisi görülmektedir. Depresyondan hırsızlığa,cinayetlere kadar geniş bir yelpazede suça zemin oluşturma tabiatına haiz bu önemli sorun, sosyal hayatımızı pek çok alanda tehdit etmektedir.
Özetle vurgulamak gerekirse işsizlik belirli bir süre sonra işsiz kitleleri potansiyel suç işleyecek kitlelere dönüştürür.
Bu gün için işi olanlarında ülkemizdeki işsizlik sorunundan dolaylı veya dolaysız olarak etkilenmeleri kaçınılmaz olup çözüm için herkesin katkı sağlamaya çalışması ulusal müşterek menfaatlerimiz bakımından elzemdir.
Bütün bu değerlendirmelerin ve tespitlerin ışığı altında İşsizlikle etkin mücadele için önerilerim aşağıda özetle sunulmuştur :
-
Mevcut eğitim sistemimizin, dünyanın her yerinde geçerli olabilecek mesleki nitelikler ve ehliyetler kazandırabilecek şekilde revize edilmesi,
-
Vasıfsız iş gücünü minimize etmek ve bu özellikteki yüzbinlerce işsiz yurttaşımızı vasıflı elemanlar haline getirecek şekilde kısa süreli sertifika eğitim programlarının tüm yurt çapında ücretsiz olacak şekilde yaygınlaştırılması,
-
Eğitim-öğretim kurumları ile reel sektör ve diğer iş veren statüsündeki kurum ve kuruluşların çok daha yakın işbirliği ve koordinasyon içine girmeleri,
-
Meslek eğitimi veren okulların cazibesini arttırmak üzere gerekli düzenlemelerin yapılması; bu cümleden olarak İki yıllık meslek yüksek okulu mezunlarının da dört yıllık fakülte ve yüksek okul mezunları gibi kısa dönem er veya yedek subay olarak askerlik hizmetlerini yerine getirebilmeleri imkanının yaratılması,
-
İş veren konumundaki kişi ve kurumlara, öncelikle üretimlerini - ticari faaliyetlerinin kapsamını genişletmek ve yoğunluğunu arttırmak üzere vergi ve sigorta mevzuatına ilişkin desteklerin ve kredi teşviklerinin sunulması ve hemen akabinde daha fazla istihdam imkanı sağlayabilmeleri için uygun iklimin yaratılması,
-
Yeni Pazar alanları keşfedilmesi ve üreticiye rekabet edebileceği enstrümanların temin edilmesi,
-
Popülist politikalardan bir an evvel vazgeçilmesi ve istihdam odaklı/öncelikli politikaların uygulamaya konulması,
-
İstihdam için kamusal stratejik planların hazırlanması ve uygulamaya konulması,
-
İzlenecek makro ekonomik politikalarda toplam talep yetersizliğine bağlı işsizlik sorununun dikkate alınması,
-
Biyoteknoloji, nanoteknoloji ve IT sektörlerinde özellikle beyaz yakalı iş gücü için yeni yatırımların yapılmasının önünü açmak üzere girdi maliyetlerini kısabilecek esnek uygulamaların başlatılması,
-
Tarım reformunun AB müktesebatı doğrultusunda gerçekleştirilmesi gerekli ve yararlı görülmektedir.
Saygılarımla
Serdar DURAT
Stratejist
17.10.2011